ABD Anayasa Mahkemesi’nde atama polemiği

Başkanlık seçimlerine 45 günden az bir süre kala, 1993’te Başkan Bill Clinton tarafından atanan, ABD Yüksek Mahkemesi’nin tarihteki ikinci kadın yargıcı ve ilk Yahudi üyesi Ruth Bader Ginsburg’un ölümü sonrasında ülke gündemi bir gecede değişti. Daha cenaze töreni olmadan, Ginsburg’un yerine kimin seçileceği tartışmaları alevlenmiş durumda. Anayasa Mahkemesi 9 üyeden oluşuyor. Başkan, yargıç adaylarını öneriyor ve Senato onaylıyor. Dünyada birçok adalet sisteminden farklı olarak, Yüksek Mahkeme’ye seçilen üye ölene kadar görevde kalabiliyor.

 

Peki, Yüksek Mahkeme neden ABD başkanları için önemli? Yargıçlar, dini özgürlükler, kürtaj, ölüm cezası ve başkanlık yetkileri gibi pek çok tartışmalı birçok konuya ilişkin politikaların şekillendirilmesinde büyük rol oynuyor. Hatırlanacağı üzere, 2000’deki başkanlık yarışında Demokrat aday Al Gore, Cumhuriyetçi aday George W. Bush’a göre ülke genelinde yarım milyon daha fazla oy almıştı. Ancak iki aday, Florida’da neredeyse berabere kaldıkları için haftalarca oy sayımı konusunda yargı önünde mücadele etmiş ve Anayasa Mahkemesi burada oyların yeniden sayımını durdurup, Bush’un kazandığına karar vermişti.

Vefat eden Ginsburg ile beraber 4 üye liberal yani Demokratlar’a, Baş Yargıç John Roberts olmak üzere 5 üye de Cumhuriyetçiler’e yakın üyelerden oluşuyor. He ne kadar şu andaki Baş Yargıç, Bush tarafından atanmış olsa da, bazı kararlarından tarafsız davranmaya çalıştığını görüyoruz. Trump 2017 ve 2018’de kendisine yakın iki üyeyi atamış ve birçok tartışma ortaya çıkmıştı.

Trump, Ginsburg’un yerinin acilen doldurulması gerektiğini açıklarken, pek çok Cumhuriyetçi de, Senato’daki çoğunluk kendilerinde olduğundan bu konuda Başkan’ı destekliyor. Rakibi Joe Biden ise, Trump’a “yeni yargıç üyesini yeni Başkan belirlesin” çağrısı yaptı. Gerçek olan şu ki; önceden Beyaz Saray’ın, uzun süredir hasta olan Ginsburg’un yerine bir aday listesi hazırladığını herkes biliyor. Şu anda 3 senatörün yanı sıra farklı eyaletlerden belirlenmiş muhafazakar savcı veya baş yargıçların listede olduğunu söyleyebiliriz. Büyük ihtimalle bir kadın adayın, hatta Indiana’dan hukuk profesörü ve hakim Amy Coney Barrett’ın adaylığı gündeme gelebilir.

Tahminimce Trump, en kısa zamanda adayını belirleyip, onaylanması için Senato’ya yollayacak. Yani Trump, “Seçimleri kazanacağımın garantisi yok. O nedenle elimdeki fırsatı değerlendirip, en azından Anayasa Mahkemesi’nde güçleneyim” düşüncesinde. Önümüzde günlerde bu tartışma, Washington D.C’yi daha fazla alevlenecek.

Beyaz Saray’da ‘Türk-İsrail yakınlaşması olur mu?’ sorusu

Geçen hafta, ABD’nin liderliğinde İsrail, BAE ve Bahreyn’in normalleşme konusunda attıkları imza törenindeydim.700 kişinin katıldığı, Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu’nun PR şovuna dönen imza töreninin, kendi açılarından çok başarılı geçtiğini söylemekte fayda var. Ancak, imza töreninde merak edilen konulardan biri, BAE ve Bahreyn’in neden dışişleri bakanlarını yollamış olduğuydu. Neden daha üst düzeyde temsil olmamıştı?

Başkan’ın danışmanı ve damadı Jared Kushner, “22 Arap ülkesiyle İsrail’in normalleşmesi hedefimiz var” derken, Trump, en az 5 ülkenin daha İsrail’le anlaşacağını dile getirdi. Bundan sonra imza atacak ülkelerin başında Uman ve Sudan geliyor. Trump’ın gönlünden geçen ülke ise Suudi Arabistan. Burada, sadece Ortadoğu’da değil, dünyada İsrail’i merkeze koyarak ABD’nin tüm ülkelerle arasının iyi olmasını sağlamaya çalışan bir Trump yönetimi görüyoruz. Tekrar kazanması halinde, İran’a yönelik ekonomik baskıyı sürdüreceği ve İsrail’in müttefik ağını İran’a karşı genişleteceği net.

 

Benim dikkatinize getirmek istediğim konuysa, törende bazı danışmanların, “Neden Türkiye-İsrail arasında normalleşme olmasın?” sorusuydu. 1947’de İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke olan Türkiye’nin, bu ülkeyle çok uzun yıllara dayanan tarihi bir geçmişi var. Kushner’in, belirli kanallardan Türkiye ile İsrail ilişkilerinin düzelmesi yönünde bazı görüşmelerinin olduğu kulağımıza geliyor. Her ne kadar Türkiye’nin Filistin hassasiyeti olsa da, Türkiye-İsrail arasında gelecek yıl yeni bir sayfa açılırsa şaşırmayalım.

New York’ta tatsız hafta

15 Eylül’de resmi olarak başlayan ve 5 Ekim’e kadar sürecek 75. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun en önemli tarihleri, kuşkusuz 21 Eylül-25 Eylül arası. Volkan Bozkır’ın, 75. BM Genel Kurulu Başkanı olması, Türkiye açısından uluslararası alanda harika bir tanıtım ve büyük bir diplomasi başarısıydı. Gördüğüm kadarıyla başarılı diplomat Bozkır, işe çok hızlı başladı ve yeni görevinde herkesle çok uyum içinde çalışıyor. Yarın, açılış konuşmalarının ilkini video konferans yoluyla Brezilya Devlet Başkanı, sonra Başkan Trump ve ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yapacak. BM ana binasında gezdiğim koridorlar ise bomboş. Kovid-19 önlemleri nedeniyle geçmiş yılların heyecanı ve kalabalığı yok. New York ise kan ağlıyor. BM’nin New York’ta olması, geçmiş yıllarda şehre 3.69 milyar dolar kazandırıyordu. Kent, sadece Eylül ayında otel, taksi ve güvenlik şirketleri aracılığıyla milyonlarca dolar kazanıyordu. Ancak bu yıl New York kan ağlıyor. Kiminle konuşsam, ya iflas etmek durumda ya da işini kapatmış. Sözün özü, Kovid-19 BM’yi vurdu. Bu yüzden de New York’ta kimsenin tadı tuzu yok...

 

Prof. Kumbaroğlu’dam ’Pandemide Amerika ve George Floyd” kitabı

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Enerji Politikaları Araştırma Merkezi Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu’nun “Pandemide Amerika ve George Floyd” kitabı raflarda. Bir yıl Washington D.C’de, George Washington Üniversitesi’nde misafir akademisyen olarak görev yapan Kumbaroğlu, ABD’de koronavirüs salgınının yanı sıra George Floyd için yapılan gösterilerle ilgili gözlem ve deneyimlerini paylaşmış. Çok akıcı ve kısa hikayelerle harika bir kitap yazan Kumbaroğlu, Floyd için yapılan gösterileri, ülke tarihindeki unutulmaz bir dönem olarak değerlendiriliyor. Kovid-19 zamanı, gıda ve temel ihtiyaç maddelerine ulaşmada yaşadığı zorlukları anlatan Gürkan, endişelendiği günleri de bu kitapta paylaşmış. Kozmostar yayınevinin bastığı kitabı hem online hem de birçok kitap evinde bulabilirsiniz. Okumanızı tavsiye ederim.

 

ABD’DE GÖZDEN KAÇANLAR

- Türkiye’nin ilk uçak arabası Cezeri, ABC News olmak ABD medyasında geniş yer aldı,

- Başkan Trump, okullarda vatansever eğitim verilmesi için kararname imzaladı,

- Barack Obama’nın 768 sayfalık yeni kitabı “Vaad edilen ülke”, 45 dolarlık fiyatla yakında piyasaya çıkacak,

- Kovid-19 Mücadele ekibinden CDC Direktörü Redfield’a göre “maske, aşıdan daha güvenli,”

- Ülkede Kovid-19 vaka sayısı 7 milyonu geçti. ABD, yeniden Meksika ve Kanada sınırlarına giriş-çıkış kısıtlaması getirdi,

- Çoğunluk hisseleri Türk işadamı Metin Negrin’e ait olan New York merkezli Savoy Bank, Hannover Bancorp ile birleşti,

- ABD’de dört eyalette erken oy verme işlemi başladı: Minnesota, Virginia, Güney Dakota ve Wyoming.