ABD Başkanı Joe Biden’nin Osmanlı döneminde 1. Dünya Savaşı sırasında yaşanan 1915 olaylarını, sözde Ermeni soykırımının yıl dönümü olarak tanımasının ardından, bundan sonra neler olabilir sorusu gündeme gelirken, bu sorunun yanıtını ABD’deki Ermenilerin en yoğun olduğu California’da yaşayan Türk iş adamı Ergun Kırlıkovalı yanıtladı.
Milli konulardaki hassasiyetiyle ABD’de uzun yıllardır soykırım iddialarına karşı kişisel çabalarıyla takdir toplayan ve Ermeni diasporasının da hedefi haline gelen Türk-Amerikan toplum liderlerinden Ergün Kırlıkovalı bundan sonra neler olacağını şu ifadelerle dile getirdi:
“ABD Başkanı Joseph Biden sözde Ermeni soykırımını resmen tanırsa, bizim (Ermeni lobisi güdümünde alınan) eyalet kararlarına karşı ABD mahkemelerinde yıllarca kullandığımız gerekçelerden bir ortadan kaybolmuş olacak. Bizler mahkemelerde Tarih ve Hukuk konularında çok belgeli, rakamlı kuvvetli savunma yaparken, şunu da mutlaka ekliyorduk: ‘Başkan sözde soykırımı tanımıyor; ABD dış siyaseti de tanımama üzerine kuruludur. Tarih ve hukuk yönünden çoktan çürütülmüş bir politik iddiayı gerçekmiş gibi kabul ederek çok önemli bir NATO müttefikimizi incitmemeliyiz. Eyaletin aldığı tanıma kararları ve çıkardığı yasalar, Başkanın elini bağlamamalı. Eyalet yasaları zaten Federal yasaların alanına giremez.’
Öyle sanıyorum ki, Ermeniler geçmiş yıllarda kaybettikleri davaları, güncelleyerek tekrar açacaktır. Bir hukuk savaşına hazır olmalıyız. Bu bir. İkincisi, her türlü medya yolu ile “Başkan tanıdı” kampanyaları yapılacak. Tazminat ve toprak istekleri tekrar duyulacaktır. Bunların hukuki geçerlilikleri olmaz ama Türkiye’mizi artan bir sıklıkla üzmeye devam eder. Üstelik bizlere, yani Türk-Amerikalılara karşı nefret söylemleri şiddete dönüşebilir. Üçüncüsü, bu tanımayı kullanarak Türkiye’ye çok amansız bir şekilde savaş açabilirler. Hatta bundan, 44-gün zaferi nedeniyle, Azerbaycan da nasibini alacaktır.
Kaliforniya ve Massachusetts başta, New Jersey ve New York hemen arkasında, eyalet meclislerinde Ermeni lobisi tarafından ardı ardına şımarıkça ve küstahça yasa tasarıları sunulacaktır. Örneğin, Türkiye ve Azerbaycan ile ticaret kesilsin, Türk mallarına boykot yapılsın, buralardaki firmalarla iş yapılmasın, bunlara gümrükler artırılsın; buralara yatırım yapılmasın; buralardan yatırım da kabul edilmesin, turist gitmesin ve oralardan da turist gelmesin. Buralardan sporcu veya sanatçı da kabul edilmesin, kardeş şehir, kardeş üniversite programları sonuçlandırılsın, Sadece savunma değil tüm sanayilerine ambargo uygulansın, Türkiye NATO’dan atılsın ve daha onlarcası… “
Nefret söylemi üzerine kurulu bu tip politik adımlardan Türkiye’de etkilenmeyen şahıs, şirket, kurum veya parti kalmayacak. Bugüne kadar ilgisiz, bilgisiz, ve isteksiz bir tablo çizen ve birkaç lobi şirketi kiralayınca iş bitti zanneden Türkiye, tabandan gelen bir halk hareketi yarat(a) madığı (grassroots,) ve olanların da kollarını bacaklarını kısır bir partıcılık ve taraftarlık anlayışı ile kestiği için, şimdi son derece fazla zorlanacak. Burada kastettiğim halk hareketi “fikir savunuculuğu”dur. Bu ise ancak eğitim, araştırma, bilgi ve sunum inceliklerine hakim olanlar tarafından uzun yıllar içinde damıtılarak olgunlaştırılmış bir harekettir. Sivil toplum kuruluşları, beyin takımları, düşünce kuruluşları gibi uzmanlık isteyen lobileşme konularıdır. Bu konularda Türkiyemizin çok geç kaldığını düşünüyorum. Gerçi bunlar bizi yıldırmaz çünkü gerçekler ve doğrular bizden yana, ama şimdi eskisinden on misli daha fazla çalışmamız gerekecektir. Hepimiz Ermeni lobisinden gelecek sağanak yağmurlara hazır olalım”
Kırlıkovalı tarihi süreçte neler olduğunu ise şu ifadeler dile getirdi:
ABD’de 1915’te yaşananların en üst makam tarafından dile getirilmesi 1920 lere yani ABD’nin 28. Başkanı Woodrow Wilson, Kongreden Ermenistan’ı manda yönetimine alınmasını talep ettiği biliniyor. Ermeni iddialarının tekrar gündeme gelmesi ise zamanla nüfus olarak artan Ermeni diasporasının maddi ve manevi güçlenmesi ile birlikte 1970 li dönemde Türk-Amerikan ilişkilerinde dalgalı seyrin de etkisiyle iddialarının tanınması çabalarına hız verdi.
ASALA ve JCAĞ gibi Ermeni terör örgütlerinin saldırılarında, 58’i Türk Vatandaşı olmak üzere (31’i diplomat ve aile mensubu) 77 kişi hayatını kaybetmiş ve çok sayıda kişi yaralanmıştı. ABD içinde ise 4 Türk diplomatı öldüren Ermeni teröristlerin saldırıları ABDlı yetkililerce kınanmıştı.Ancak, ABD Başkanlarının Ermeni diasporası ile olan yakınlığı hiçbir zaman azalmamıştır. 1978 de Jimmy Carter döneminde Beyaz Saray’da Amerikan Ermenileri için bir resepsiyon verdiği resepsiyonda direkt Türkiye hedef almasada, Ermeni Halkının ortadan kaldırılması için organize bir çaba verildiğini konuşmasında belirtmişti.
Eski Başkanlardan Ronald Reagan, 1981’de “Holokost Anma Günü”gününde , “Öncesinde gerçekleşen Ermeni soykırımı ve sonrasında gelen Kamboçyalı soykırımı gibi Holokost’tan alınan dersler asla unutulmamalıdır” diyerek, bu sözde “soykırımı tanıyan ilk ABD Başkanı oldu.
Daha sonraki Başkanlara baktığımızda George Bush, 1915 olaylarını”1915-1923 arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun yöneticilerinin elinde yaşanan korkunç katliamlar” olarak nitelendir iken, Başkanlar Clinton ve George W Bush 1.5 milyon Ermeni’nin zorla sürülmesi ve katledilmesi gibi kelimeler kullanır iken, Barack Obama ise 24 Nisan Ermenice ‘Büyük Felaket‘ anlamına gelen ‘MedsYeghern‘ ifadesini kullandı. Başkan Trump’ta 24 Nisanda yaptığı açıklamalar direkt olarak”soykırım” kelimesini kullandığı için Ermeni Diasporasının Tepkisini çekti.
24 Nisan’a az bir süre kalırken, Başkan Biden zaten 1 dönem yapacağı Başkanlığında kaybedecek bir konumu olmadığı için Reagandan sonra sözde Ermeni Soykırımını tanıyan ikinci Başkan olarak tarihe geçecek.
Biden uzun süre aramadığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı 23 Nisan’da armasının hemen ardından sözde soykırımın yıl dönümü olarak iddia edilen tarihte resmi olarak “soykırım” ifadesini kullanan ilk Başkan oldu. Türklerin en yoğun olduğu eyalet New Jersey’den Senatör Menendez’in liderliğinde 38 ABD Senato üyesi, imzaladıkları bir mektupla, Başkanlık seçimleri öncesinde kazanması halinde “soykırım” diyeceğini açıklayan Biden’a sözde “soykırımı tanımalısın” tavsiyesinde bulunmuştu.