Ayasofya kararına karışık tepkiler

Danıştay’ın, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararı imzalamasının ardından ABD’de telefonum susmak bilmedi. Hem Kongre hem Amerikan medyası hem de düşünce kuruluşlarında Türkiye’yi izleyen uzmanlardan gelen “Bundan sonra ne olur?” soruları yağdı adeta... Açık ve net olarak, ABD’li dostlara bu kararın dünyanın sonu olmadığını, Avrupa’nın başkentleri içinde sadece Atina’da cami bulunmadığını, Yunanistan’da birçok caminin fuar ve kiliseye çevrildiğini örnekleriyle anlattım. Ayrıca, Ayasofya’nın herkese açık olacağını ve çıkan kararın da partiler üstü herkes tarafından saygıyla karşılandığını dile getirdim.

Peki, ABD’den konuya ilişkin ne gibi tepkiler geldi? ABD Dışişleri Bakanlığı “Hayal kırıklığına uğradık” derken, Dış İlişkiler Senato Komitesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararı tekrar gözden geçirmesini istedi. ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu kararı kınadığını belirtirken, bazı Kongre üyeleri bunun, Hıristiyanlara yapılan bir darbe olduğunu öne sürdü.

Kongre’nin geneline baktığımızda ise 100 senatör ve 435 Temsilciler Meclisi üyesinden parmakla gösterilecek bir tepki gelmiş. Dün konuştuğum bazı Kongre üyeleri, Yunan ve Ermeni lobilerinin kendi ofislerini arayarak baskı yapmaya çalıştıklarını hatta sembolik bir tasarı için imza toplayacaklarını dile getirmiş. Yani Rum ve Ermeni lobileri akıllarınca Türkiye’yi karalamakla meşgul olsa da, Karabağ’da Azeri kardeşlerimize ve Yunanistan’da soydaşlarımıza yaptıkları utanç verici baskıları görmezden geliyorlar.

UNESCO çelişkisi ve Biden!

Bununla birlikte tepkiler konusunda bazı çelişkiler de yok değil. Nitekim Kongre üyelerinden David Cicilline, Türkiye’nin Ayasofya kararını eleştirip, UNESCO’ya, Ayasofya’nın statüsünün sorgulanması gerektiğini belirtmiş. Ancak işin ilginç noktası, ABD’nin, geçen yıl UNESCO’dan resmen ayrıldığını açıklamış olması. Yani kendi ülkelerinin bile tanımadığı UNESCO’dan Ayasofya konusunda yardım istemeyi düşünen Kongre üyeleri mevcut. Tam bir çelişki...

Anketlerin gözde ismi Demokrat Parti Başkan Adayı Joe Biden ise, Türkiye’nin Suriye operasyonu, sözde Ermeni soykırımı dahil aleyhte açıklamalarına Ayasofya kararını da ekledi. Biden, kararın derin üzüntü yarattığını söyleyerek, “Ayasofya’nın tekrardan müze yapılması için çağrıda bulunuyorum” açıklaması yaptı. Yunan ve Ermeni lobilerinin, Biden’ın kampanya ekibine sosyal medya üzerinden “Eee, bir açıklama yapmayacak mısınız?” şeklinde baskı yapmasının ardından böyle kısa bir açıklama gelmesi sürpriz olmasa gerek.

Yaptırım beklemek hayal!

Evangelist ve dini kesimlere yakınlığıyla bilinen Başkan Trump’dan ise bu konuda henüz ses yok. Zira iç politikadaki sıkıntılar ve başkanlık yarışı varken Türkiye ile gereksiz yeni bir tansiyon yaşanmaması için şimdiye kadar açıklama yapmadı. Yaparsa da, sadece destekçilerini mutlu etmek için yapacaktır. Açıkçası bazılarının beklediği gibi Ayasofya nedeniyle Trump yönetiminden yaptırım çıkmasının zor olduğunun altını çizmekte fayda var.

 

Avukat Ayhan Öğmen: Türk öğrencilerimiz etkilenecek

Türk-Amerikan toplumunun sevilen ismi, ABD’nin en eski ve en büyük çatı kuruluşu olan Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu başkanlığım döneminde, Hukuk İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı olan Ayhan Öğmen’le, Başkan Trump’ın uluslararası öğrencilere yönelik son adımları dahil pek çok konuyu konuştuk...

Trump yönetiminin göçmen politikası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Trump yönetimi, göreve geldiği günden beri vaatleri arasında bulunan göçmenlik konusunda sürekli bir çalışma halinde. İlginç olan durum, sadece kayıt dışı göçmenlerden ziyade, yasal olarak burada bulunan ya da gelecek olan göçmenlerin de kalmasını engellemeye çalışmaları. Göçmenlik sistemini iyileştirmek yerine hiçbir göçmeni kabul etmemeyi tercih ediyorlar.

Şu ana kadar yapılanlara bakınca, bu yönetimin, bundan sonra da her fırsatı ya da krizi göçmenlere bağlayıp, onları kabul etmemek için bir gerekçe olarak kullanmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Kalıcı bir “göçmenlik reformu” yapmaktansa, istedikleri gibi geçici idari kararlar alarak ilerleyeceklerini düşünüyoruz.

Göçmenlik Dairesi’nin Öğrenci Değişimi Bölümü’nce geçtiğimiz günlerde alınan ve tüm uluslararası öğrencileri etkileyen kararı sonrası beklentiler neler?

Bu gerçekten çok talihsiz bir karar. ABD, dünyanın en çok uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapan ülke olmasına, devasa bir ekonomik gelir sağlıyor olmasına rağmen, yönetimin, bu öğrencilerin geri gönderilmeleri yönünde karar vermesi anlaşılır değil. Burada ilginç olan, uluslararası öğrencilerin, okulları fiziki eğitime açmak isteyen federal hükümet ile koronavirüsle mücadele kapsamında okulların online eğitime devam etmelerini isteyen eyaletler arasında kalması. Okulların, bu problemi “hibrit sistem”le, derslerin çoğunluğunu okulda ve kalan kısmını da internet üzerinden yaparak çözeceklerini öngörüyoruz. Bu sayede uluslararası öğrenciler burada kalıp eğitimlerini sürdürebilecek. Öğrencilere tavsiyem, okullarındaki Uluslararası Öğrenci Danışmanları ile yakın temas kurup, okullarının ne yapacağını öğrenmeleri olacak. Eğer okulları sonbahar dönemi için hibrit sisteme geçmeyip, derslerin tamamını online yapacaksa, o zaman başka bir okul bulup, transfer olmalarını öneriyoruz.

Trump yönetiminin aldığın son kararlarda Türkleri etkileyen kısımlar hangileri?

Trump yönetiminin öğrenciler için aldığı en son karar, Türkiye’den gelmiş ya da gelecek öğrencileri de etkileyecek diyebiliriz. Bunun yanında Trump yönetimince Nisan ayında alınan ve daha sonra uzatılan karar gereği pek çok insan göçmen vizesi alamayacak. Tabii şu an Türkiye’de bulunan ABD vatandaşlarının anne, baba ve kardeşlerinin yanında Yeşil Kart sahiplerinin yakınlarının da yılsonuna kadar vize alamayacağını görüyoruz. Bu Haziran ayındaki kararname nedeniyle bu yaz Türkiye’den gelmesi beklenen binlerce “Work and Travel” öğrencisi de bu yıl gelemeyecek. Bir de çalışma vizelerinden H1B, H2B, L-1 ve J-1 vizesi alacaklar da, yılsonuna kadar vize alamayacak. Bu da ciddi sayıda kişinin bu karardan etkilendiğini gösteriyor.

ABD’DE GÖZDEN KAÇANLAR

ABD’de son 10 günde 7 kez Kovid-19 vaka rekoru kırıldı. Ortalama günlük vaka sayısı 60 bin civarında. Son 7 günde 4 bin 200 kişi hayatını kaybetti,

Arizona, California, Teksas ve Florida eyaletlerinin bulunduğu bazı bölgelerde, Kovid-19 vakası sayısı rekor seviyeye çıkınca yoğun bakım üniteleri doldu,

Beyaz Saray’da pazartesi ve çarşamba günleri düzenlenen brifinglere katılan bir gazetecide Kovid-19 çıktı,

ABD’den dev askeri satış: Japonya’ya 23 milyar dolar değerinde 105 adet F-35 uçağının satışına onay verildi,

Washington D.C. merkezli düşünce kuruluşu Türk Miras Vakfı, 28 Temmuz’da Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı video konferanta Amerikalılarla buluşturacak,

Trump’ın vizeleri askıya almasından dolayı 2019 yılında “Yeşil Kart” kazanan yaklaşık 37 bin kişi ABD’ye gelme hakkını kaybedecek,

ABD Başkanı, okulların sonbaharda açılmaması halinde, federal bütçe desteğini kesme tehdidinde bulundu,

Amerika’daki Türk öğrenci sayısı 10 bin 159. Bu öğrencilerin ABD eğitim sistemine katkısı 419 milyon dolar,

Türkiye-ABD arasındaki ticaret hacmi, yılın ilk 5 ayında yüzde 8.5 artışla 9.29 milyar dolar oldu,

Teksas Tıp Fakültesi Nefroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meryem Tuncel, “Endowed Chairo” ödülüne layık görüldü.