Taliban’ın Kabil’i çok hızlı ele geçirmesinin ardından Joe Biden yönetiminde tahliye telaşı sürüyor. Amerikan ordusu Kabil Havalimanı’ndan günlük 1000 ABD’linin yanı sıra kendilerine yardımcı olan Afganları ülkeden çıkarmaya devam ediyor. Günlük sayının daha da artması için çabalar var, zira havalimanındaki Amerikan askeri sayısı 4 bin civarına çıkmış durumda. Afganistan’da ise tahminen 14 bin Amerikalının olduğu tahmin ediliyor. Beyaz Saray’da katıldığım basın toplantısında Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’nın hiç keyfi yoktu. Hatta bir gazetecinin “Ortaya çıkan kaosun ve dökülen kanın sorumluluğunu Biden üstleniyor mu? “ sorusuna Sullivan, “O (Biden) sorumluluğu alıyor. Ben ve tüm meslektaşlarım da alıyor” diye cevap vermek zorunda kaldı.
Tartışma büyüyor
Amerikan medyasında Biden’a eleştirilerin dozu günden güne artıyor. Taliban’ın Kabil’i bu kadar hızlı ele geçirebileceğinin öngörülememesi, tahliyelerdeki koordinasyonsuzluk ve Biden’ın suçu Afgan Cumhurbaşkanı ve ordusuna atması tartışmaları alevlendiriyor. Bununla birlikte Beyaz Saray’ın, Afganistan’la ilgili Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’ye yolladığı “ ilgili “Konuşma Notları”, başlı başına yeni bir tartışma konusu bile olabilir bana kalırsa. Önemli gördüklerimi seçip, sizinle paylaşıyorum:
- Yönetimimiz, Kabil’in Taliban’ın eline geçmesinin “belirgin bir olasılık dahilinde” olduğunu biliyordu. Bu kaçınılmaz değildi ama bir olasılıktı.
- Başkan, Afganistan’ın kendileri için mücadele etmeyeceği bir iç savaşta üçüncü on yılda da çatışmaya devam etmeye ve binlerce askeri bulundurmaya istekli değildi.
- Başkan, Temmuz ayında Afgan ordusunun Taliban ile savaşma kabiliyetine sahip olduğunu söyledi. Ama irade göstermeleri gerekiyordu. Ne yazık ki bu irade gerçekleşmedi.
- ABD Büyükelçiliği personelini, Amerikan vatandaşlarını, SİV başvuru sahipleri ve ailelerini, hedeflenen Afganları güvenli bir şekilde tahliye etmeye odaklandık.
- ABD, Suriye, Libya ve Yemen dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde terör tehditleriyle karşı karşıya. O ülkelerde sahada çizmelerimiz yok. Ancak,terörle mücadele yeteneklerimiz var. Ve Afganistan’da yapacağımız şey bu - ufuk ötesi yeteneklerle terörizm tehditlerini önlemek, tespit etmek ve bozmak. Ve El Kaide’ye güvenli bir alan sağlarsa Taliban’ı sorumlu tutacağız.
Önemli noktalar
Gördüğünüz gibi notlarda iki nokta öne çıkıyor. Bunlardan biri, Afgan hükümetinin çöküşünün kaçınılmazlıktan ziyade bir olasılık olduğuna yapılan vurgu. İkincisi, Biden yönetiminin şu anda Amerikan büyükelçiliği personeli ve Afganistan’dayken Amerikan birliklerine yardım eden özel göçmen vizesi sahipleri de dahil olmak üzere personeli tahliye etmeye odaklanmış olması.
Bunun dışında ABD’nin Afganistan’ın geleceği ile ilgili başka planları yok. Meydanı Rusya ve Çin olmak üzere başka aktörlere bırakacak gibi görünüyor. Aslına bakarsanız geçen gün eski başkan Donald Trump, özel bir TV kanalında “Afganistan’a gidilmesi baştan yanlıştı. Her yıl 42 milyar dolar para harcadık. Sonuç ortada. Aynı şekilde Ortadoğu‘yu mahvettik ve oraya gitmek korkunç bir karardı. Bush ailesinin mutlu olmayacağını biliyorum ama Ortadoğu’ya gitmeye karar vermemizin ülkemizin tarihindeki en kötü karar olduğuna inanıyorum.” Fazla söze gerek yok. Trump gibi “Yanlış yaptık” diyenlerin sayısı sürekli artıyor ABD’de. Sonuç; parçalanan ülkeler ve insanlık dramları.