Biden yönetimi geçen hafta Afganistandan 11 Eylül itibariyle tüm askerlerini çekeceğini açıklamıştı. ABDde bazı otoriteler bu kararın yanlış olduğunu belirtirken bazı uzmanlar Biden’nin kararını destekliyor.
Türkiye’yi çok iyi tanıyan hem ABD Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığında da görev yapmış olan emekli Albay Richard Outzen, Turkish Journal yazarı Ali Çınar’ın, ABD’nin Afganistan’dan asker çekme kararıyla ilgili sorularını yanıtladı.
Başkan Biden’nin Afganistandan bu sene asker çekmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kararın iyi mi kötü mü olduğu uygulamaya bağlı olacaktır. Açıklama, Kabil’deki ABD büyükelçiliğini korumak için yeterli asker bırakacak şekilde yazıldığı için esneklik var. Büyükelçilik için personeli, operasyonları ve programları korumak oldukça önemli bir görev olabilir. Fiziksel güvenlik için eşlik eden bir kuvvetle birlikte potansiyel olarak önemli bir Güvenlik Yardımı varlığını içerebilir. Savunma Bakanlığı’na bu kılavuzu makul kurallar çerçevesinde yorumlama yeteneği verilirse, bu hala Kabil’de Afgan kuvvetlerini eğitmek, tavsiye etmek ve onlara yardım etmek için önemli bir ABD güvenlik mevcudiyeti bırakıyor ve Afganistan’ın temel alanlarında istikrarın korunmasına yardımcı olabilir. Karar, güçlü bir kendini koruma yeteneği olmadan yalnızca birkaç yüz kişilik keyfi bir kuvvet kapasitesiyle verilirse, bu kötü bir karar olacak ve Afganistan’ın ana alanlarında bile istikrarsızlığa yol açması muhtemeldir.
ABD, Türkiyenin Afgan barış görüşmelerine ev sahipliği yapmasını istedi.Düşünceleriniz nelerdir?
Türkiye’nin uzun süredir devam eden tarihsel bağları göz önüne alındığında Afganistan’ın istikrara kavuşturulmasındaki potansiyel rolü konusunda iyimserim. Türkler hem laik hem de dindar Afganlar tarafından beğeniliyor, ancak ilki önce Atatürk ve ikincisi Mehmet II den bahsedecek. Türkiye, ABD’nin gerilemesine rağmen Afganistan’ı nispeten istikrarlı tutmada olumlu bir rol oynuyor, ABD-Türkiye ilişkileri için net bir olumlu olacaktır. Afganistan’daki NATO misyonunun bir parçası olarak Türk kuvvetlerinin varlığı, misyonun son yirmi yılda çoğu Afgan tarafından desteklenmesinin nedenlerinden biridir Zirveye gelince, tarihte bu tür şeylerin incelenmesi, bu tür toplantıların çok önemli olabileceğini göstermektedir. dönüm noktaları, genellikle ya her iki taraf da savaşmaktan yorulduğunda iyi niyetle uzlaşmaya ya da sadece bir taraf savaşmaktan yorulursa saldırgan için yeni bir ivmeye yol açar. Olursa hangisi olduğunu göreceğiz.
Yeni dönemde, Afganistan’ın geleceği sizce nasıl olacaktır?
Afganistan’ın geleceği konusunda ülkenin belirli bölgelerinde görece iyimserim. Afganistan’ın içinde, ABD güçleri sahadaki olayların birincil belirleyicisi olmadığında kendini yeniden ortaya koyacak doğal bir güç dengesi var. Hükümet kontrolünün önündeki birincil tehlikeler güney ve doğu Afganistan olacak. Ancak Kabil’deki hükümet, Afganların çoğunluğu için siyasi haklar ve ekonomik kaynaklar için bir araçtır, bu nedenle rejimin çöküşünü veya kartlarda değişiklik görmüyorum. Hükümetin evrimini, bu değişen güç dengesini yansıtan bir şekilde görüyorum. Elbette istikrar ve insan hakları açısından bir bedeli olacak, ama yine de bu kesintilerin ne kadar derin olacağı, ABD ve Türkiye’nin bu kararı nasıl uygulandığına ve buna nasıl uyum sağladığına bağlı. Ve bize 1 Mayıs ile 11 Eylül arasında saldırırlarsa, onları yoğun hava saldırılarıyla cevap vermeli ve geri çekilme tarihini daha da geriye götürmeliyiz.