Türkiye, F-35 programından çıkarılsa da, bir Türk mühendisin ürünü halen F-35 üretiminde kullanılmaya devam ediyor. 43 sene önce ABD'ye yerleşen Türk mühendis Ergün Kırlıkovalı, Ciner Medya Grubu ABD Temsilcisi Ali Çınar'ın sorularını yanıtladı.
43 sene önce ABD'ye yerleşen Ergün Kırlıkovalı Amerikan Deniz ve Hava Kuvvetlerinde kullanılan özel malzemelerin tek üreticisi Türk mühendis olarak tarihe geçmiş biri. Çelik kadar güçlü ve polimer kadar esneyebilen bir kaplama üreten Kırlıkovalı'nın dünyada rakibi yok.
Kırlıkova, Boğaziçi Üniversitesi'nde Kimya Lisans ve ardından Manchester Üniversitesi'nde Polimer Bilimi Yüksek Lisans yaptıktan sonra askerliğini Deniz Kuvvetlerinde yaptı. İstanbul'da belli bir iş tecrübesi edindikten sonra 1978'de ABD'ye geldi. Önce San Francisco'da büyük bir firmada ürün geliştirme kimyageri olarak, daha sonra havacılık ve uzay firmasında, uçakların uçakların yapımında metal yerine kullanılan polimer bazlı malzemeler geliştirmek üzere laboratuvarlarda AR-GE çalışmalarını yürütmek üzere çalıştı.
Kırlıkovalı, korozyon alanında ABD Deniz Kuvvetleri için özel bakım-tutum-onarım malzemeleri geliştiriyor. Yaptığı bu yeni buluş ile Pentagon'a tek tedarikçi olan şirket Kırlıkovalı'nın çalıştığı şirket. Kırlıkovalı, kazandığı birikim ile kendi şirketini Kaliforniya'da kurdu. 1990'da uçaklarda görünmezlik sağlayan kaplama malzemelerini B-2 için tasarlıyor ve tüm testleri başarı ile geçip rakiplerini geride bırakınca 1998 senesinde Pentagon'un yeni tek tedarikçisi olmayı başarıyor.
F-35'TE TÜRK İZLERİ
Başarılı Türk mühendisin bu başarısı F-35 programını yöneten lider kadro tarafından da dikkat çekti ve Kırlıkovalı'nın şirketi, görünmezlik sağlayan kaplamaları tasarlama ihalesine davet edildi.
Gece gündüz çalışarak, bu fırsatı çok iyi kullanan ve 2004 senesinde tasarımını bitiren formül ile üç senelik çok zorlu ve yeni bir test sürecinden geçtiler. 2007 yılında ise şartnamelere yine tek tedarikçi olarak girmeyi başardılar. Yani, Türkiye her ne kadar F-35 programından çıkarılsa da, bir Türk mühendisin ürünü hala F-35 üretiminde kullanılmaya devam ediyor.
Türk-Amerikan toplumunun sevilen ismi olan Ergün Kırlıkovalı, Türkiye'nin milli konuları ve Türk-Amerikan ilişkileri üzerine çok önemli çalışmalara imza atmış biri. Kaliforniya'daki Ermeni diasporasının 1 numaralı hedefinde olan Kırlıkovalı, Washington,DC merkezli Türk Amerikan Dernekleri Assemblesi Başkanlık görevi dışında, sosyal,kültürel, eğitim alanlarında Türk toplumuna büyük hizmetleri olmuş biri. Kırlıkovalı, Ciner Medya Grubu ABD Temsilcisi Ali Çınar'ın sorularını yanıtladı...
TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ BIDEN DÖNEMİNDE NASIL GİDİYOR?
Rusya-Ukrayna savaşana kadar kötü gidiyordu. Ama Rusya'nın saldırısı ve ardından ABD'den, Japonya ve Avustralya'dan gelen evrensel yaptırımlarla, Türkiye'nin önemi hem Rusya ve hem de karşıtları için tavan yaptı diyebiliriz. Tabii S-400'ler, F-35'ler, Kuzey Suriye'deki YPG-PKK, Doğu Akdeniz gazındaki rekabet, Pensilvanya'daki FETÖ elebaşının iadesi, ve bunlar gibi bir dizi sorun hala çözüme kavuşmadı. İki tarafın da duruşları biliniyor ve pek bir değişme olmadı. Belki Rusya-Ukrayna savaşı donmuş haldeki bu anlaşmazlıkları eritip yakın zamanda bir çözüme ulaştırır diye düşünüyorum.
ABD'DE TÜRK DİASPORASI NASIUL GÜÇLENEBİLİR?
Bu konuda iki yönlü bir yaklaşım olmalı. Birincisi, ABD de doğan büyüyen çocuklarımızı son derece iyi yetiştirmeliyiz. Doktor, avukat, mühendis olabilir, eğlence sektörü olabilir (film, müzik, tiyatro, opera, bale, televizyon, vb gibi), sanat olabilir (resim, heykel, ve diğer görsel sanatlar) basın-yayın olabilir… Ama en önemlisi, politikacı yetiştirmeliyiz. Çünkü bugün ABD'nin politikasında, açık söyleyeyim, yokuz.
ABD'de eğitim pahalıdır ama iyi yetişmiş bir genç işin burs bulma şansı yüksektir. Çocuklar sadece kitap kurdu olmamalı, sosyal sorumluluk projeleri de yapmalı. Bu ikisi yan yana olursa burs alma kolaylaşır. Çocuklarımız mutlaka çok dilli olmalı: Türkçe ve İngilizce tamam. Üçüncü bir dil de (İspanyolca, Fransızca …) olmalı. Çocuklarımız mutlaka bir müzik aleti çalmalı. Dünyadan habersiz, bilgisiz, görgüsüz çocuklar yetiştirmemeli. 21'inci yüzyıl müthiş bir yarışma yüzyılı. Bırakın yarışmayı, alelade bir vatandaş ve basit bir insan olarak yaşamak için bile bilgili-eğitimli olmayı gerektiriyor. Bugün içinde bilgisayar bulunmayan bir ürün, bir araç, bir uygulama kaldı mı etrafımızda?
Meselenin ikinci yönü de Türkiye Cumhuriyeti devleti. Kimse kusura bakmasın ama son 60 yılda devlet pek bir şey öğrenemedi galiba. 1960'larda kasaba bile görmemiş insanımızı bir dağ köyünden alıp Almanya'ya postaladık. Kimse de bu insanlara bir, iki gün eğitim verelim, ne yiyip ne içecekler, nasıl yaşayacaklar, ne gibi zorluklar yaşayacaklar demedi, kısacak onları hiçbir konuda bilgilendirmedik. Umurumuzda bile değildi, aman gitsinler de yurda döviz göndersinler havasındaydık.
Amerika'nın dünyanın 204 ülkesinde ya askeri, ya ticari, ya da diplomatik varlığı bir şekilde var. ABD buralara nasıl insanlar gönderiyor? ABD, insanlarını gönderirken onlara mutlaka bir dizi bilgi verir. Yazılmış kitapları okutur, o bölgenin lisanını ve kültürünü öğretmeye çalışır, ondan sonra gönderir. Doğru insanı göndermeye son derece dikkat eder. Niyetim kimseyi üzmek değil, acı bir gerçeğimize dikkati çekmek.
Şimdi ise, son 60 yılda yapılan yanlışlığın tam tersi yanlışlıklar yapılıyor. Dışarı insan göndermek konusunda değil, dışarda doğup büyüyen Türk insanını yurda davet, kabul ve eğitimleri konularında. Yıllardır yazıyoruz, çiziyoruz. Yaz okulları yapın diyoruz, Haziran-Ağustos süresini ikişer haftalık kamplarla süsleyin. Yurtdışında doğan çocukları buralarda "eğlenceli, keyifli, birkaç-kent-gezmeli, sporlu, oyunlu, uygulamalı" yaz okullarına tabi tutun. Devlet yeni kuşaklara ülkeyi sevdirmeli, çaba göstermeli, tarihimizi, kültürümüzü, geleneklerimizi, Atatürk'ümüzü tanıtmalı. Buna makul ve ulaşılabilir bir maliyet de çıkarılabilir. Aileler böyle bir ücreti seve seve verir, yeter ki her şey şeffaf olsun. Aileler çocuklarının böyle bir yurtsever eğitimden geçmesini ister ve hatta birkaç yaz üst üste yapanlar bile çıkar. Bugün böyle bir imkan maalesef yok.
Özet olarak, dün nasıl dışarı giden milyonlarımıza "bilgi" veremediysek, bugün de dışarda doğan milyonlarımıza "bilgi" ver(e)miyoruz. Bu yorumum biraz sert olduysa özür dilerim, ama duygularım bunlardır.
GENÇLERE TAVSİYELERİNİZ NELERDİR?
Sevdiğiniz alanlarda ve konularda kariyer yapın. Çünkü bir yaşam boyu beraber olacaksınız. Yükselen değerler: yapay zeka, makine öğrenimi, kod yazma, uygulama geliştirme, algoritma yazma, robotlar, kobotlar (ekip halinde çalışan robotlar), dronlar, web siteyi her bireye ulaştırma, biyolojik bilimler, polimer kimya, tabii ki mühendisliğin her çeşidi, bilimsel ve teknolojik araştırmalar. Bu alanlarda işsizlik yok ve tam tersi işçisizlik var.
Bireysel olarak da tarih, sosyoloji, arkeoloji, resim, heykel, dört-boyutlu sanat, ev içi ve kendi duvarlarını süsleme, dev panolar, ışıklı sergiler, tabii ki yeni tür fast food gibi yeni kavramlar ve ürünlerde uğraş verebilirsiniz.
Ama her şeyin başında, en az bir lisanı iyi anlayın, konuşun ve yazın. Bugün artık bir web siteniz varsa, oturduğunuz yerden ürün ve hizmetlerinizi tüm dünyaya pazarlayıp, satabilirsiniz.